بسم الله الرحمن الرحيم
Zulüm
الظّالم لئيم.
10731. 1- “Zalim aşağılıktır. ” (c. 1, s. 24)
الظّلم عقاب.
10732. 2- “Zulüm azaptır. ” (c. 1, s. 52)
- ظلم نفسه من رضى بدار الفناء عوضا عن دار البقاء.
10733. 3- “Beka yurdu yerine fena yurduna razı olan kimse nefsine zulmetmiştir. ” (c. 4, s. 277)
ظلم اليتامى و الايامى، ينزل النّقم و يسلب النّعم اهلها.
10734. 4- “Yetim ve dullara zulmetmek azab indirir ve nimetleri ehlinden alır. ” (c. 4, s. 281)
يوم المظلوم على الظّالم أشدّ من يوم الظّالم على المظلوم
10735. 5- “Mazlumun zalim aleyhindeki günü (kıyamet günü), zalimin mazlum aleyhine olan gününden daha şiddetlidir. ” (c. 6, s. 477)
الظّالم ملوم
10736. 6- “Zalim kınanmıştır. ” (c. 1, s. 36)
البغى يسلب النّعمة
10737. 7- “Haksızlık nimeti yok eder. ” (c. 1, s. 103)
الظّلم يجلب النّقمة
10738. 8- “Zulüm azab indirir. ” (c. 1, s. 103)
الظّلم وخيم العاقبة
10739. 9- “Zulmün akıbeti korkunçtur. ” (c. 1, s. 117)
البغى يزيل النّعم
10740. 10- “Haksızlık nimeti yok eder. ” (c. 1, s. 131)
الظّالم ينتظر العقوبة
10741. 11- “Zalim cezayı gözetler. ” (c. 1, s. 161)
المظلوم ينتظر المثوبة.
10742. 12- “Mazlum sevap yolunu gözetler. ” (c. 1, s. 161)
الظّلم يطرد النّعم.
10743. 13- “Zulüm nimeti uzaklaştırır. ” (c. 1, s. 186)
البغى يجلب النّقم
10744. 14- “Haksızlık azap indirir. ” (c. 1, s. 187)
الظّلم يوجب النّار.
10745. 15- “Zulüm ateşe sebep olur. ” (c. 1, s. 201)
البغى يوجب الدّمار.
10746. 16- “Haksızlık yokluğa sebep olur. ” (c. 1, s. 201)
الظّلم الام الرّذائل
10747. 17- “Zulüm rezaletlerin en aşağılığıdır. ” (c. 1, s. 202)
الظّلم بوار الرّعيّة.
10748. 18- “Zulüm halkın yok oluşudur. ” (c. 1, s. 203)
القدرة يزيلها العدوان
10749. 19- “Düşmanlık gücü yok eder. ” (c. 1, s. 216)
الظّلم تبعات موبقات.
10750. 20- “Zulüm helak edici etkilere sahiptir. ” (c. 1, s. 230)
البغى أعجل عقوبة.
10751. 21- “Haksızlık ceza açısından en hızlı olandır. ” (c. 1, s. 222)
الظّلم يدمّر الدّيار.
10752. 22- “Zulüm şehirleri altüst eder. ” (c. 1, s. 267)
الظّلم يردى صاحبه
10753. 23- “Zulüm sahibini yok eder. ” (c. 1, s. 277)
البغى سائق الى الحين.
10754. 24- “Haksızlık insanı ölüme sürükler. ” (c. 1, s. 303)
البغى اعجل شيء عقوبة.
10755. 25- “Haksızlık ceza açısından en hızlı olan şeydir. ” (c. 1, s. 320)
المتجبّر الظّالم توبقه آثامه.
10756. 26- “Zorba zalimi günahları helak eder. ” (c. 1, s. 361)
الظّلم جرم لا ينسى
10757. 27- “Zulüm unutulmayan bir suçtur. ” (c. 1, s. 363)
المؤمن لا يظلم و لا يتأثّم.
10758. 28- “Mümin zulüm etmez ve günaha düşmez. ” (c. 1, s. 364)
البغى يصرع الرّجال و يدنى الآجال.
10759. 29- “Haksızlık büyük insanları yere serer ve ecelleri yaklaştırır. ” (c. 1, s. 387)
الظّالم طاغ ينتظر احدى النّقمتين.
10760. 30- “İsyankar zalim iki azaptan (dünya ve ahiret azabından) birini gözetler. ” (c. 2, s. 18)
الظّلم فى الدّنيا بوار، و فى الآخرة دمار.
10761. 31- “Dünyada zulüm yokluk ve ahirette ise helak oluştur. ” (c. 2, s. 31)
- الظّلم يزلّ القدم و يسلب النّعم و يهلك الامم.
10762. 32- “Zulüm ayağı kaydırır, nimeti yok eder ve ümmetleri helak eder. ” (c. 2, s. 36)
المتعدّى كثير الاضداد و الاعداء.
10763. 33- “Saldırgan insanın düşmanları çok olur. ” (c. 2, s. 142)
اذكر عند الظّلم عدل اللَّه فيك و عند القدرة قدرة اللَّه عليك.
10764. 34- “Zulüm anında Allah’ın senin hakkındaki adaletini ve kudret anında Allah’ın üzerindeki kudretini hatırla ! (c. 2, s. 193)
اتّقوا دعوة المظلوم فانّه يسأل اللَّه حقّه و اللَّه سبحانه اكرم من ان يسئل حقّا الّا اجاب.
10765. 35- “Mazlumun duasından sakın. Şüphesiz o hakkını Allah’tan ister ve münezzeh olan Allah ise kendisinden bir hak istenildiğinde icabet etmemekten daha yücedir. ” (c. 2, s. 240)
اتّقوا البغى فانّه يجلب النّقم و يسلب النّعم و يوجب الغير.
10766. 36- “Haksızlıktan sakının. Şüphesiz haksızlık azap indirir, nimeti yok eder ve değişmelere sebep olur. ” (c. 2, s. 250)
ابعدوا عن الظّلم فانّه اعظم الجرائم و اكبر المآثم.
10767. 37- “Zulümden uzak durun. Şüphesiz zulüm en büyük suç ve en büyük günahtır. ” (c. 2, s. 251)
ايّاك و الظّلم فمن ظلم كرهت ايّامه
10768. 38- “Zulümden sakının. Zulmeden kimsenin günleri tatsız geçer. ” (c. 2, s. 289)
ايّاك و الظّلم فانّه يزول عمّن تظلمه و يبقى عليك. ٢
10769. 39- “Zulümden sakın. Şüphesiz zulmettiğin kimseden zulüm kalkar, ama (sonuçları) sana baki kalır. ” (c. 2, s. 290)
ايّاك و البغى فانّه يعجّل الصّرعة و يحلّ بالعامل به العبر.
10770. 40- “Haksızlık etmekten sakın, şüphesiz haksızlık insanı hızla yere serer ve haksızlıkla amel eden kimse (başkaları için) ibret olur. ” (c. 2, s. 294)
ايّاك و الظّلم فانّه اكبر المعاصى و انّ الظّالم لمعاقب يوم القيامة بظلمه
10771. 41- “Zulümden sakın, şüphesiz zulüm en büyük günahtır ve şüphesiz zalim kıyamet günü zulmüyle cezalandırılır. ” (c. 2, s. 296)
ايّاك و البغى فانّ الباغى يعجّل اللَّه له النّقمة و يحلّ به المثلات.
10772. 42- “Haksızlıktan sakın, şüphesiz haksız kimseyi Allah süratle cezalandırır ve ona ibretli azaplar indirir. ” (c. 2, s. 313)
ايّاكم و صرعات البغى و فضحات الغدر و اثارة كامن الشّرّ المذمّم.
10773. 43- “Haksızlığın yere sermelerinden, vefasızlığın rüsvalığından, gizli ve kınanmış kötülükleri harekete geçirmekten sakının. ” (c. 2, s. 323)
الا و انّ الظّلم ثلاثة فظلم لا يغفر، و ظلم لا يترك، و ظلم مغفور لا يطلب، فامّا الظّلم الّذى لا يغفر فالشّرك باللَّه لقوله تعالى: إِنَّ اللَّهَ لا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَ يَغْفِرُ ما دُونَ ذلِكَ
لِمَنْ يَشاءُ و امّا الظّلم الّذى يغفر فظلم المرء لنفسه عند بعض الهنات، و امّا الظّلم الّذى لا يترك فظلم العباد بعضهم بعضا، العقاب هنالك شديد ليس جرحا بالمدى و لا ضربا بالسّياط، و لكنّه ما يستصغر ذلك معه.
10774. 44- “Bilin ki zulüm üç kısımdır: Bağışlanmayan zulüm, (cezası) terk edilmeyen zulüm ve bir de bağışlanan ve sorulmayan zulüm. Bağışlanmayan zulüm, Allah’a şirk koşmaktır. Yüce Allah: “Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz”[10] buyurmuştur. Bağışlanan zulüm, bazı küçük günahlarla kulun kendisine yaptıklarıdır. Terk edilmeyip cezalandırılan zulüm ise, kulların birbirine zulmüdür. Burada kısas çok şiddetlidir; bıçakla yaralamak veya kamçıyla vurmak gibi değildir. Bunlar onun yanında ne kadar küçük kalır!” (c. 2, s. 345)
اخسركم اظلمكم.
10775. 45- “En hüsrana uğrayanınız en çok zulmedeninizdir. ” (c. 2, s. 370)
اقبح الشّيم العدوان
10776. 46- “En çirkin ahlak düşmanlıktır. ” (c. 2, s. 375)
اعجل شيء صرعة البغى.
10777. 47- “(İnsanı) Yere serme açısından en hızlı şey haksızlıktır. ” (c. 2, s. 385)
اقبح السّير الظّلم
10778. 48- “En çirkin davranış zulümdür. ” (c. 2, s. 385)
الام البغى عند القدرة.
10779. 49- “En aşağılık haksızlık, kudret anındadır. ” (c. 2, s. 393)
انفذ السّهام دعوة المظلوم.
10780. 50- “En etkili ok, mazlumun duasıdır. ” (c. 2, s. 395)
افحش البغى، البغى على
10781. 51- “En çirkin haksızlık ülfet edilen kimselere yapılandır. ” (c. 2, s. 399)
اقبح الظّلم منعك حقوق اللَّه.
10782. 52- “En çirkin zulüm, Allah’ın haklarını alıkoymandır. ” (c. 2, s. 421)
ابلغ ما تستجلب به النّقمة البغى و كفر النّعمة. ٢
10783. 53- “Azap indiren en ektin şey haksızlık ve nimete nankörlük etmektir. ” (c. 2, s. 476)
اسرع المعاصى عقوبة ان تبغى على من لا يبغى عليك.
10784. 54- “Ceza açısından en hızlı günah, sana haksızlık etmeyene haksızlık etmendir. ” (c. 2, s. 428)
اجور النّاس من ظلم من انصفه
10785. 55- “İnsanların en zalimi kendisine insaflı davranan kimseye zulmedendir. ” (c. 2, s. 436)
نّ اعجل العقوبة عقوبة البغى
10786. 56- “Şüphesiz en hızlı ceza, haksızlığın cezasıdır. ” (c. 2, s. 488)
انّ اسرع الشّرّ عقابا الظّلم.
10787. 57- “Şüphesiz ceza açısından en hızlı kötülük zulümdür. ” (c. 2, s. 488)
انّ السّباع همّها العدوان على غيرها
10788. 58- “Şüphesiz yırtıcı hayvanların tek derdi başkalarına zorbalık/düşmanlık etmektir. ” (c. 2, s. 495)
انّ القبح فى الظّلم بقدر الحسن فى العدل. ٢
10789. 59- “Şüphesiz zulümdeki çirkinlik, adaletteki güzellik ölçüsüncedir. ” (c. 2, s. 502)
انّ دعوة المظلوم مجابة عند اللَّه سبحانه لانّه يطلب حقّه، و اللَّه تعالى اعدل ان يمنع ذا حقّ حقّه.
10790. 60- “Şüphesiz mazlumun duası münezzeh olan Allah katında müstecab olur. Zira mazlum hakkını ister Allah-u Teala ise haklıdan hakkını esirgemekten daha adildir. ” (c. 2, s. 523)
اذا حدتك القدرة على ظلم النّاس فاذكر قدرة اللَّه سبحانه على عقوبتك و ذهاب ما آتيت اليهم عنهم و بقاءه عليك.
10791. 61- “Kudret seni insanlara zulmetmeye zorlarsa münezzeh olan Allah’ın seni cezalandırmadaki kudretini, kendilerine yaptığın zulmün ortadan kalkışını ve sonuçlarının sana baki kaldığını hatırla. ” (c. 3, s. 165)
آفة الاقتدار البغى و العتوّ.
10792. 62- “İktidarın afeti haksızlık ve zorbalıktır. ” (c. 3, s. 113)
بالظّلم تزول النّعم.
10793. 63- “Zulümle nimet kalkar. ” (c. 3, s. 209)
بالبغى تجلب النّقم.
10794. 64- “Haksızlıkla azap iner. ” (c. 3, s. 209)
بئس الظّلم ظلم المستسلم.
10795. 65- “Teslim olan kimseye yapılan zulüm ne kötü zulümdür. ” (c. 3, s. 225)
دعوا طاعة البغى و العناد و اسلكوا سبيل الطّاعة و الانقياد تسعدوا فى المعاد.
10796. 66- “Zulme ve düşmanlığa itaati terk edin, itaat ve teslimiyet yolunda yürüyün ki ahirette saadete eresiniz. ” (c. 4, s. 12)
دوام الظّلم يسلب النّعم و يجلب النّقم.
10797. 67- “Zulmün devamı nimeti yok eder ve azap indirir. ” (c. 4, s. 21)
راكب الظّلم يدركه البوار.
10798. 68- “Zulüm bineğine giren kimseyi helak/yokluk kuşatır. ” (c. 4, s. 85)
راكب الظّلم يكبو به مركبه.
10799. 69- “Zulüm bineğine bineni, bineği yere serer. ” (c. 4, s. 85)
شرّ النّاس من يظلم النّاس.
10800. 70- “İnsanların en kötüsü, insanlara zulmedendir. ” (c. 4, s. 164)
شرّ النّاس من يعين على المظلوم.
10801. 71- “İnsanların en kötüsü mazlumun aleyhine yardım edendir. ” (c. 4, s. 175)
شيئان لا تسلم عاقبتهما: الظّلم و الشّرّ.
10802. 72- “İki şeyin akıbeti salim olmaz: Zulüm ve kötülük. ” (c. 4, s. 184)
ظلم الحقّ من نصر الباطل.
10803. 73- “Hakka zulmeden kimse, batıla yardım etmiştir. ” (c. 4, s. 273)
ظلم الضّعيف افحش الظّلم.
10804. 74- “Zayıf kimseye zulmetmek, en çirkin zulümdür. ” (c. 4, s. 275)
ظلم المستسلم اعظم الجرم.
10805. 75- “Teslim olan kimseye zulmetmek en büyük suçtur. ” (c. 4, s. 275)
ظلم العباد يفسد المعاد.
10806. 76- “İnsanlara zulmetmek ahireti bozar. ” (c. 4, s. 276)
ظاهر اللَّه سبحانه بالعناد من ظلم العباد.
10807. 77- “Allah’ın kullarına zulmeden kimse münezzeh olan Allah’a düşmanlığını açığa vurmuştur. ” (c. 4, s. 276)
ظلم المرء فى الدّنيا عنوان شقائه فى الآخرة.
10808. 78- “İnsanın dünyadaki zulmü ahiretteki mutsuzluğunun nişanesidir. ” (c. 4, s. 276)
ظالم النّاس يوم القيمة منكوب بظلمه، معذّب محروب.
0809. 79- “İnsanlara zulmeden kimse kıyamet günü zulmü sebebiyle zorluğa düşer, azaba duçar olur ve fakirleşir. ” (c. 4, s. 280)
ظلم المرء يوبقه و يصرعه.
10810. 80- “İnsanın zulmü kendisini helak eder ve yere serer. ” (c. 4, s. 280)
ظلامة المظلومين يمهلها اللَّه سبحانه و لا يهملها.
10811. 81- “Mazlum insanların hakkını arayanlara münezzeh olan Allah mühlet verir, ama onları (kendi haline) terk etmez. ” (c. 4, s. 280)
فى احتقاب المظالم زوال القدرة.
10812. 82- “Kudretin gidişi mazlumların hakkını biriktirmededir. ” (c. 4, s. 407)
فى مظالم العباد احتقاب الآثام.
10813. 83- “Günahların birikimi Allah’ın kullarının haklarına tecavüzdedir. ” (c. 4, s. 409)
قد ينصر المظلوم.
10814. 84- “Şüphesiz mazluma yardım edilir. ” (c. 4, s. 467)
كم من نعمة سلبها ظلم.
10815. 85- “Nice nimeti zulüm ortadan kaldırır. ” (c. 4, s. 547)
كفى بالظّلم طاردا للنّعمة و جالبا للنّقمة.
10816. 86- “Nimeti yok edici ve azabı indirici olarak zulüm yeter. ” (c. 4, s. 583)
كفى بالبغى سالبا للنّعمة.
10817. 87- “Nimeti giderici olarak haksızlık yeter. ” (c. 4, s. 583)
كن للمظلوم عونا و للظّالم خصما.
10818. 88- “Mazluma yardımcı ve zalime düşman ol. ” (c. 4, s. 603)
لكلّ ظالم عقوبة لا تعدوه و صرعة لا تخطوه. ٥
10819. 89- “Her zalimin geçemeyeceği bir ceza ve hata etmeyeceği bir yere serilişi vardır. ” (c. 5, s. 21)
للباغى صرعة
10820. 90- “Zorbanın yere serilişi vardır. ” (c. 5, s. 26)
للظّالم انتقام
10821. 91- “Zalimin (kendisinden alınacak ilahi) bir intikamı vardır. ” (c. 5, s. 27)
للظّالم بكفّه عضّة.
10822. 92- “Zalimin parmağını ısırışı vardır. ” (c. 5, s. 29)
للظّالم من الرّجال ثلاث علامات: يظلم من فوقه بالمعصية و من دونه بالغلبة، و يظاهر القوم الظّلمة
10823. 93- “İnsanlardan zalim olanların üç nişanesi vardır: Üstündekilere günahla zulmeder, altındakilere üstün gelerek zulmeder ve zalim topluluğa yardım eder. ” (c. 5, s. 45)
ليس شيء ادعى الى زوال نعمة و تعجيل نقمة من اقامة على ظلم.
10824. 94- “Zulüm üzere hareket etmekten daha etkili olan, nimetleri yok edici ve azap indirici şey yoktur. ” (c. 5, s. 89)
ن ظلم ظلم.
10825. 95- “Zulmeden kimseye zulmedilir. ” (c. 5, s. 144)
من بغى كسر
10826. 96- “Zorbalık eden kimse kırılır/yenilir. ” (c. 5, s. 144)
من ظلم افسد امره
10827. 97- “Zulmeden kimse işini bozmuş olur. ” (c. 5, s. 154)
من ظلم رعيّته نصر اضداده.
10828. 98- “Halkına zulüm eden, düşmanlarına yardım etmiştir. ” (c. 5, s. 168)
من ظلم دمّر عليه ظلمه.. ” (c. 5, s. 174)
10829. 99- “Zulmeden kimseyi zulmü helak eder
من بغى عجّلت هلكته.
10830. 100- “Zulmeden kimsenin helak oluşu çabuk olur. ” (c. 5, s. 174)
من ظلم عظمت صرعته.
10831. 101- “Zulmeden kimsenin yere serilişi büyük olur. ” (c. 5, s. 174)
من ظلم اوبقه ظلمه
10832. 102- “Zulmeden kimsenin zulmü onu helak eder. ” (c. 5, s. 176)
من ظلم قصم عمره
10833. 103- “Zulüm eden kimsenin ömrü kırık/kısa olur. ” (c. 5, s. 193)
من اشفق على نفسه لم يظلم غيره.
10834. 104- “Canından korkan kimse başkalarına zulmetmez. ” (c. 5, s. 231)
من ظلم عباد اللَّه كان اللَّه خصمه دون عباده.
10835. 105- “Allah’ın kullarından zulmeden kimsenin hasmı kulları değil, bizzat Allah olur. ” (c. 5, s. 259)
من كثر تعدّيه كثرت اعاديه.
10836. 106- “(Başkalarına karşı) saldırgan olan kimsenin düşmanları da çok olur. ” (c. 5, s. 271)
من كثر ظلمه كثرت ندامته
10837. 107- “Zulmü çok olanın pişmanlığı da çok olur. ” (c. 5, s. 284)
من سلّ سيف العدوان قتل به.
10838. 108- “İnsanlara düşmanlık ilacını çeken kimse onunla öldürür. ” (c. 5, s. 301)
من ظلم نفسه كان لغيره أظلم.
10839. 109- “Nefsine zulmeden kimse başkalarına karşı daha da zalim olur. ” (c. 5, s. 330)
من ظلم العباد كان اللَّه خصمه.
10840. 110- “Allah’ın kullarına zulmedenin hasmı Allah olur. ” (c. 5, s. 337)
من سلّ سيف البغى غمد فى راسه.
10841. 111- “Zorbalık kılıcını çeken kimsenin kılıcı başına gömülür. ” (c. 5, s. 343)
من ظلم قصم عمره و دمّر عليه ظلمه.
10842. 112- “Zulmeden kimsenin ömrü kırılır/kısalır ve zulmü kendisini helak eder. ” (c. 5, s. 348)
من ركب محجّة الظّلم كرهت ايّامه.
10843. 113- “Zulüm yoluna koyulan kimsenin günleri tatsız geçer. ” (c. 5, s. 358)
من لم ينصف المظلوم من الظّالم عظمت آثامه
10844. 114- “Mazlumun hakkını zalimden almayan kimsenin günahları büyük olur. ” (c. 5, s. 358)
من عامل رعيّته بالظّلم ازال اللَّه ملكه و عجّل بواره و هلكه.
10845. 115- “Halkına zulmeden kimsenin Allah mülkünü yok eder, yokluk ve helak oluşu kazandırır. ” (c. 5, s. 358)
من سلّ سيف العدوان سلب عزّ السّلطان.
10846. 116- “Düşmanlık kılıcını çeken kimseden saltanat izzeti alırı. ” (c. 5, s. 373)
من اعان على مسلم فقد برىء من الاسلام. ٥
10847. 117- “Bir Müslümanın zararına (başkasına) yardımcı olan kimse İslam'dan beri/uzak olmuştur. ” (c. 5, s. 469)
- من افحش الظّلم ظلم الكرام.
10848. 118- “Yüce insanlara zulüm, en çirkin zulümdendir. ” (c. 6, s. 14)
ما اقرب النّقمة من الظّلوم.
10849. 119- “Zalim insana azap ne kadar da yakındır. ” (c. 6, s. 64)
ما اقرب النّصرة من المظلوم.
10850. 120- “Mazluma yardım ne kadar da yakındır. ” (c. 6, s. 64)
ما اعظم عقاب الباغى
10851. 121- “Zalimin cezası ne de büyüktür. ” (c. 6, s. 64)
ما اعظم وزر من ظلم و اعتدى و تجبّر و طغى.
10852. 122- “Zulmeden, saldırgan olan, zorbalık eden ve haksızlıkta bulunan kimsenin günahı ne de büyüktür. ” (c. 6, s. 72)
ما اقرب النّقمة من اهل البغى و العدوان. ٦
10853. 123- “Haksızlık ve düşmanlık ehline azap ne de yakındır. ” (c. 6, s. 115)
ما اقرب النّقمة من اهل الظّلم و العدوان.
10854. 124- “Zulüm ve düşmanlık ehline azap ne de yakındır!” (c. 6, s. 147)
هيهات ان ينجو الظّالم من اليم عذاب اللَّه و عظيم سطواته.
10855. 125- “Heyhat! Zalimin Allah’ın elim azabından ve büyük cezasından kurtuluşu çok uzaktır. ” (c. 6, s. 204)
و لئن امهل اللَّه تعالى الظّالم فلن يفوته اخذه و هو له بالمرصاد على مجاز طريقه و موضع الشّجا من مجاز ريقه.
10856. 126- “Allah’a and olsun ki eğer Allah-u Teala zalime mühlet verirse onu yakalayışı kalkmış olmaz. Allah onun geçtiği yolda ve tükürüğünün geçtiği yerde, (yani boğazında) pusu kurmuştur. ” (c. 6, s. 242)
ويل للباغين من احكم الحاكمين و عالم ضمائر المضمرين.
10857. 127- “Hakimlerin hakimi ve saklayanların içini bilen Allah’tan dolayı zalimlere eyvahlar olsun!” (c. 6, s. 231)
لا ترخّصوا لانفسكم ان تذهب بكم فى مذاهب الظّلمة.
10858. 128- “Nefislerinize sizleri zalimlerin yoluna götürmesine izin vermeyin. ” (c. 6, s. 278)
لا تبسطنّ يدك على من لا يقدر على دفعها عنه.
10859. 129- “Savunmaya gücünün yetmediği kimseye karşı elini açma. (fırsat verme)” (c. 6, s. 288)
- لا تظلمنّ من لا يجد ناصرا الّا اللَّه.
10860. 130- “Allah’tan başka bir yardımcı bulmayan kimseye zulmetme. ” (c. 6, s. 289)
- لا يكبرنّ عليك ظلم من ظلمك فانّه يسعى فى مضرّته و نفعك، و ما جزاء من يسرّك ان تسوءه
10861. 131- “sana zulmedenin zulmü büyük gelmesin. Zira o kendine zarar, sana ise fayda vermeye çalışmaktadır. Seni sevindiren kimsenin mükafatı onu üzmen değildir. ” (c. 6, s. 311)
لا سواة كالظّلم.
10862. 132- “Zulüm gibi bir kötülük yoktur. ” (c. 6, s. 355)
لا ظفر مع بغى
10863. 133- “Haksızlıkla birlikte zafer olmaz. ” (c. 6, s. 357)
لا يؤمن بالمعاد من لا يتحرّج عن ظلم العباد.
10864. 134- “Allah’ın kullarına zulmetmekten korkmayan kimse ahirete iman etmemiştir. ” (c. 6, s. 416)
10865. 135- “Zulüm insanı yoldan çıkarır. ” (c. 1, s. 11)
10866. 136- “Zulmün kötü sonuçları vardır. ” (c. 1, s. 55)
10867. 137- “Zulüm adalet ile ters düşmektedir. ” (c. 1, s. 69)
10868. 138- “Zulüm yok edicidir. ” (c. 1, s. 65)
10869. 139- “Zulüm iki helak ediciden biridir. ” (c. 2, s. 22)
10870. 140- “Cehaletin başı zulümdür. ” (c. 4, s. 50)
10871. 141- “Haksızlık ve zulümden sakın. Şüphesiz haksızlık kılıca davet eder ve zulüm ise insanları göçe zorlar ve cezayı hızlandırır. ” (c. 2, s. 225)
10872. 142- “Zulümden sakın. Şüphesiz zalim cennetin kokusunu alamaz. ” (c. 2, s. 297)
10873. 143- “En çirkin şey yöneticilerin zulmüdür. ” (c. 2, s. 400)
10874. 144- “Zalim insan kendini kınayana zulmü ulaşmasa dahi, insanların kendisine öfkelendiği ve kınadığı kimsedir. Adil insan ise bunun tam tersidir. ” (c. 2, s. 78)
10875. 145- “En zalim insan zulmünü adalet sayan kimsedir. ” (c. 2, s. 478)
10876. 146- “Zulüm kötü bir siyasettir. ” (c. 3, s. 254)
10877. 147- “Zalimin devleti (varlığı) mümkün olan şeylerdendir. (Ama adil insanın devleti varlığı zorunlu olan şeylerdendir. ) ” (c. 4, s. 10)
10878. 148- “Zalimin zamanı en kötü zamandır. ” (c. 4, s. 115)