اهل البيت
هل تريد التفاعل مع هذه المساهمة؟ كل ما عليك هو إنشاء حساب جديد ببضع خطوات أو تسجيل الدخول للمتابعة.

اهل البيت

اسلامي احاديث خطب ادعية
 
الرئيسيةأحدث الصورالتسجيلدخول

 

 Hutbe Numarasi 26 27

اذهب الى الأسفل 
كاتب الموضوعرسالة
Admin
Admin
Admin


المساهمات : 672
تاريخ التسجيل : 21/04/2016

Hutbe Numarasi 26 27 Empty
مُساهمةموضوع: Hutbe Numarasi 26 27   Hutbe Numarasi 26 27 Emptyالإثنين يوليو 11, 2016 6:48 pm

بسم الله الرحمن الرحيم

و من خطبة له عليه السلام
إِنَّ اللَّهَ بَعَثَ مُحَمَّداً (صلى الله عليه و اله) نَذِيراً لِلْعَالَمِينَ وَ أَمِيناً عَلَى التَّنْزِيلِ وَ أَنْتُمْ مَعْشَرَ الْعَرَبِ عَلَى شَرِّ دِينٍ وَ فِي شَرِّ دَارٍ مُنِيخُونَ بَيْنَ حِجَارَةٍ خُشْنٍ وَ حَيَّاتٍ صُمٍّ تَشْرَبُونَ الْكَدِرَ وَ تَأْكُلُونَ الْجَشِبَ وَ تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ وَ تَقْطَعُونَ أَرْحَامَكُمْ الْأَصْنَامُ فِيكُمْ مَنْصُوبَةٌ وَ الْآثَامُ بِكُمْ مَعْصُوبَةٌ

و منها فَنَظَرْتُ فَإِذَا لَيْسَ لِي مُعِينٌ إِلَّا أَهْلُ بَيْتِي فَضَنِنْتُ بِهِمْ عَنِ الْمَوْتِ وَ أَغْضَيْتُ عَلَى الْقَذَى وَ شَرِبْتُ عَلَى الشَّجَا وَ صَبَرْتُ عَلَى أَخْذِ الْكَظَمِ وَ عَلَى أَمَرَّ مِنْ طَعْمِ الْعَلْقَمِ

و منها وَ لَمْ يُبَايِعْ حَتَّى شَرَطَ أَنْ يُؤْتِيَهُ عَلَى الْبَيْعَةِ ثَمَناً فَلَا ظَفِرَتْ يَدُ الْمَبَائِعِ وَ خَزِيَتْ أَمَانَةُ الْمُبْتَاعِ فَخُذُوا لِلْحَرْبِ أُهْبَتَهَا وَ أَعِدُّوا لَهَا عُدَّتَهَا فَقَدْ شَبَّ لَظَاهَا وَ عَلَا سَنَاهَا (وَ اسْتَشْعِرُوا الصَّبْرَ فَإِنَّهُ أَدْعَى إِلَى النَّصْرِ)

Hutbe 26

Hz. Ali Hariciler ile savaşmak için Nehrevan’a doğru hareket etmeden önce okuduğu bu hutbesinde şöyle buyurmaktadır:
“Allah-u Teala Muhammed’i alemleri korkutmak-sa-kındırmak ve indirdiği hükümleri emin bir halde ko-rumak için gönderdi. Siz Arap toplumu en kötü bir din üzereydi¬niz ve en kötü bir yeri yurt/ev edinmiştiniz. Sarp taş¬lar/kayalar ve (seslerden ürkmeyen) zehirli yı-lanlar vardı çevrenizde/yörenizde. Bulanık/pis sular içi-yor, (kerten¬kele, hurma çekirdeğinden yapılan un gibi) sert şeyler yiyor, birbirinizin kanını döküyor, yakınlık hakkını gözet¬miyordunuz. Putlarınız aranızda dikilmiş, günah işliyor, çekinmiyordunuz.
...Baktım Ehl-i Beyt’imden başka yardımcı göremedim, onların ölümüne razı olmadım ve diken dolu gözlerimi yumdum. Kemik saplanmış boğazımla (olayları) yudumla¬dım. Sinirlerime hakim oldum ve zakkumdan acı suyu tatma hususunda sabrettim.
... Bir değer şart koşmadıkça biat etmedi.(2) Bu uğursuz ticarette satıcı asla zafere erişmemiş ve alıcının sermayesi rezalete sürüklenmiştir.
O halde (Amr da Muaviye’nin tarafına geçtiği için artık) savaşa hazırlanın ve savaş hazırlıklarını görün ki savaş ateşi alevlendi ve ışığı yükseldi. Sabırlı olun; zira düşmana galib gelmenin ve zaferin en önemli yolu sab-retmektir.
_________________________________________________
1. el-İmame ve’s-Siyase, c. 1, s. 154, İbn-i Kuteybe; el-Garat, Hilal Sakafi; el-Musterşid, s. 95, Taberi; Keşf’ul Muhacce, s. 173, Seyyid bin Tavus; Kuleyni de er-Resail’de İbn-i Tavus’tan naklen rivayet etmiştir; Cemheret-u Resail’il-Arab, Ahmet Zeki Safvet; İkd’ul Ferit, c. 2, s. 135, İbn-i Abdurabbih
2. Amr b. As, Muaviye’ye Mısır valiliğine karşılık olarak biat etmişti.

بسم الله الرحمن الرحيم

لخطبة ٢۷
و من خطبة له عليه السلام
أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ الْجِهَادَ بَابٌ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ فَتَحَهُ اللَّهُ لِخَاصَّةِ أَوْلِيَائِهِ وَ هُوَ لِبَاسُ التَّقْوَى وَ دِرْعُ اللَّهِ الْحَصِينَةُ وَ جُنَّتُهُ الْوَثِيقَةُ فَمَنْ تَرَكَهُ رَغْبَةً عَنْهُ أَلْبَسَهُ اللَّهُ ثَوْبَ الذُّلِّ وَ شَمِلَةُ الْبَلَاءُ وَ دُيِّثَ بِالصَّغَارِ وَ الْقَمَاءِ وَ ضُرِبَ عَلَى قَلْبِهِ بِالْإِسْهَابِ وَ أُدِيلَ الْحَقُّ مِنْهُ بِتَضْيِيعِ الْجِهَادِ وَ سِيمَ الْخَسْفَ وَ مُنِعَ النَّصْفَ أَلَا وَ إِنِّي قَدْ دَعَوْتُكُمْ إِلَى قِتَالِ هَؤُلَاءِ الْقَوْمِ لَيْلًا وَ نَهَاراً وَ سِرّاً وَ إِعْلَاناً وَ قُلْتُ لَكُمُ اغْزُوهُمْ قَبْلَ أَنْ يَغْزُوكُمْ فَوَاللَّهِ مَا غُزِيَ قَوْمٌ قَطُّ فِي عُقْرِ دَارِهِمْ إِلَّا ذَلُّوا فَتَوَاكَلْتُمْ وَ تَخَاذَلْتُمْ حَتَّى شُنَّتْ عَلَيْكُمُ الْغَارَاتُ وَ مُلِكَتْ عَلَيْكُمُ الْأَوْطَانُ وَ هَذَا أَخُو غَامِدٍ قَدْ وَرَدَتْ خَيْلُهُ الْأَنْبَارَ وَ قَدْ قَتَلَ حَسَّانَ بْنَ حَسَّانَ الْبَكْرِيَّ وَ أَزَالَ خَيْلَكُمْ عَنْ مَسَالِحِهَا وَ لَقَدْ بَلَغَنِي أَنَّ الرَّجُلَ مِنْهُمْ كَانَ يَدْخُلُ عَلَى الْمَرْأَةِ الْمُسْلِمَةِ وَ الْأُخْرَى الْمُعَاهَدَةِ فَيَنْتَزِعُ حِجْلَهَا وَ قُلْبَهَا وَ قَلَائِدَهَا وَ رِعَاثَهَا مَا تَمْتَنِعُ مِنْهُ إِلَّا بِالِاسْتِرْجَاعِ وَ الِاسْتِرْحَامِ ثُمَّ انْصَرَفُوا وَافِرِينَ مَا نَالَ رَجُلًا مِنْهُمْ كَلْمٌ وَ لَا أُرِيقَ لَهُ دَمٌ فَلَوْ أَنَّ امْرَأً مُسْلِماً مَاتَ مِنْ بَعْدِ هَذَا أَسَفاً مَا كَانَ بِهِ مَلُوماً بَلْ كَانَ بِهِ عِنْدِي جَدِيراً فَيَا عَجَباً عَجَباً وَ اللَّهِ يُمِيتُ الْقَلْبَ وَ يَجْلِبُ الْهَمَّ اجْتِمَاعُ هَؤُلَاءِ الْقَوْمِ عَلَى بَاطِلِهِمْ وَ تَفَرُّقُكُمْ عَنْ حَقِّكُمْ فَقُبْحاً لَكُمْ وَ تَرَحاً حِينَ صِرْتُمْ غَرَضاً يُرْمَى يُغَارُ عَلَيْكُمْ وَ لَا تُغِيرُونَ وَ تُغْزَوْنَ وَ لَا تَغْزُونَ وَ يُعْصَى اللَّهُ وَ تَرْضَوْنَ فَإِذَا أَمَرْتُكُمْ بِالسَّيْرِ إِلَيْهِمْ فِي أَيَّامِ الْحَرِّ قُلْتُمْ هَذِهِ حَمَارَّةُ

الْقَيْظِ أَمْهِلْنَا يُسَبِّخْ عَنَّا الْحَرُّ وَ إِذَا أَمَرْتُكُمْ بِالسَّيْرِ إِلَيْهِمْ فِي الشِّتَاءِ قُلْتُمْ هَذِهِ صَبَارَّةُ الْقُرِّ أَمْهِلْنَا يَنْسَلِخْ عَنَّا الْبَرْدُ كُلُّ هَذَا فِرَاراً مِنَ الْحَرِّ وَ الْقُرِّ (فَإِذَا كُنْتُمْ مِنَ الْحَرِّ وَ الْقُرِّ تَفِرُّونَ) فَأَنْتُمْ وَ اللَّهِ مِنَ السَّيْفِ أَفَرُّ يَا أَشْبَاهَ الرِّجَالِ وَ لَا رِجَالَ حُلُومُ الْأَطْفَالِ وَ عُقُولُ رَبَّاتِ الْحِجَالِ لَوَدِدْتُ أَنِّي لَمْ أَرَكُمْ وَ لَمْ أَعْرِفْكُمْ مَعْرِفَةً وَ اللَّهِ جَرَّتْ نَدَماً وَ أَعْقَبَتْ سَدَماً قَاتَلَكُمُ اللَّهُ لَقَدْ مَلَأْتُمْ قَلْبِي قَيْحاً وَ شَحَنْتُمْ صَدْرِي غَيْظاً وَ جَرَّعْتُمُونِي نُغَبَ التَّهْمَامِ أَنْفَاساً وَ أَفْسَدْتُمْ عَلَيَّ رَأْيِي بِالْعِصْيَانِ وَ الْخِذْلَانِ حَتَّى قَالَتْ قُرَيْشٌ إِنَّ ابْنَ أَبِي طَالِبٍ رَجُلٌ شُجَاعٌ وَ لَكِنْ لَا عِلْمَ لَهُ بِالْحَرْبِ لِلَّهِ أَبُوهُمْ وَ هَلْ أَحَدٌ مِنْهُمْ أَشَدُّ لَهَا مِرَاساً وَ أَقْدَمُ فِيهَا مَقَاماً مِنِّي لَقَدْ نَهَضْتُ فِيهَا وَ مَا بَلَغْتُ الْعِشْرِينَ وَ هَا أَنَا ذَا قَدْ ذَرَّفْتُ عَلَى السِّتِّينَ وَ لَكِنْ لَا رَأْيَ لِمَنْ لَا يُطَاعُ

Hutbe 27

Hz. Ali ömrünün son demlerinde irad ettiği bu hutbe-sinde Muaviye ile cihad etmek hususunda ağır davra-nan, gevşeklik göste¬ren ashabını eleştirerek şöyle bu-yurmaktadır:
“Şüphesiz ki cihad cennet kapılarından bir kapıdır ki Allah-u Teala onu dostlarına açmıştır. Cihad takvanın elbisesi, Allah’ın koruyucu muhkem bir zırhı ve sağlam bir kalka¬nıdır. O halde kim cihadı terk eder, yüz çevirirse Allah ona zillet-aşağılık elbisesini giydirir ve belalar çepe-çevre bürür, kavrar onu, aşağılığa ve küçüklüğe mahkum olur, Allah-u Teala rahmetini kalbinden kaldırınca da akılsızlığa müptela olur. (işlerinde şaşkınlığa düşer.) Cihada gitmediği için de hak yoldan sapar, zillete düşer, adalet ve insaftan mahrum kalır. (zalim ona musallat olur ve onun hak-kında adalet ve insafa riayet etmez.)
Bildiğiniz gibi ben sizi, bu toplulukla gece-gündüz, gizli-aşikar savaşa çağırdım ve size şöyle dedim: “Onlar, sizle savaşmaya gelmeden, siz onlarla savaşmaya gidin. Allah’a andolsun ki kendi yurtlarında/vatanlarında savaşı¬lan bir toplum zil¬lete/aşağılığa düşer.
Ama sizler (bu önemli işi) birbirinize havale ettiniz-bı¬raktınız, birbirinize yardım etmediniz. Sonunda her yan¬dan üzerinize saldırılıp yağmalandınız, yurdunuzda yenik düştünüz, alt edildiniz.
İşte Gamid kavminden biri (Sufyan b. Avf) ordusuyla Enbar şehrine girmiş, (oranın valisi) Has¬san b. Hassan-i Bekri’yi öldürmüş, atlılarınızı o şehrin sınırlarından sür¬müş, uzaklaştırmış. Ayrıca aldığım habere göre onların bir adamı, Müslüman bir kadın ile zimmi (Müslümanların emanında olan kafir) bir bayanın evine girmiş, onların halhallarını, bileziklerini, kolyelerini ve küpele¬rini almış, onlarsa ağlayıp sız¬lanmaktan başka bir şey yapmamışlardır.
Düşman (bu savaşta) bir çok ganimetle geri dönmüş, onlardan hiç biri yaralanmamış ve hiç birinin kanı dö-kül¬memiştir. Eğer Müslüman bir insan bu olayı duyar da üzüntü ve kederinden ölürse asla kınanmaz. Hatta bana göre ölmesi daha iyidir, uygundur. Hayret ki hay-ret!
Vallahi bu (düşman) toplum batılda birleşirken, sizin hak yolunda ayrılığa düşmeniz kalpleri öldürür ve gam-hü¬zün verir insana. Düşman oklarına hedef olurken Yüzleri¬niz çirkin olsun, kalpleriniz gamla-hüzünle dol-sun. Malla¬rınız yağmalanıyor, siz yağmalamıyor, sa-vaşmıyorsunuz. Allah’a isyan ediyorlar, siz razı oluyor-sunuz. Sıcak yaz günlerinde onların üstüne yürümenizi emrettiğim zaman “Şu anda hava sıcak, bize biraz mühlet- zaman ver de şu sıcak günler geçsin.”dediniz. Kışın üzerlerine yürümenizi emrettiğimde ise, “Bugün-ler hava çok soğuk, bize biraz mühlet-zaman ver de şu soğuklar geçsin.” dediniz. Sizler ki sıcak ve soğuktan (bu kadar özür ve bahanelerle) kaçı¬yorsunuz; Allah’a yemin olsun ki (savaş meydanlarında) kılıçtan daha çok/hızlı kaçarsınız.
Ey mertlere benzeyen namertler, çocuklar gibi (kü-çük) akıllar, yeni zifafa giren kadınlar gibi (her şeyi tozpembe gören) akıllar! Keşke sizi görmeseydim, keşke sizi tanıma¬saydım. Vallahi sizi tanıyışım pişmanlıkla, gam ve hüzünlü sonuçlandı.
Allah sizi öldürsün, kalbimi kanla, gönlümü-göğsümü öfkeyle doldurdunuz, her nefeste/solukta bana yudum yudum derd/gam içirdiniz. Bana isyan ederek, beni yar¬dımsız bırakarak reyimi-tedbirimi bozdunuz. Sonunda Kureyş de Ali b. Ebi Talib hususunda “O cesur bir adam¬dır, ama savaş hususunda bilgisi yok.”dedi. Allah babala¬rını affetsin. Onlardan bir tek kişi var mı ki savaşta ben¬den daha tecrübeli/ciddi olsun ve benden daha fazla dirençli/ayak direten olsun.
Daha yirmi yaşıma gelmemiştim ki savaşa hazırlan-dım. Şu anda altmış yaşımı aştım. Ama itaat edilmeyenin tedbiri bir şey ifade etmez.”
____________________________________________
1. el-Beyan ve’t-Tebyin, c. 1, s. 170 ve c. 2, s. 66, Cahiz; Uyun’ul Ahbar, c. 2, s. 236, İbn-i Kuteybe; Ehbar’ut Tival, s. 211, Dinveri; el-Garat, Hilal es-Sakafi; el-Kamil, c. 1, s. 13, Muberred; Ağani, c. 15, s. 45, Ebu’l-Ferec İsfahani; Mekatil’ut Talibiyyin, s. 27; Mean’il-Ahbar, s. 309, Şeyh Saduk; Ensab’ul Eşraf, c. 2, s. 442, Belazuri; Muruc’uz-Zeheb, c. 2, s. 403, Mes’udi; el-İkd’ul Ferid, c. 2, s. 163, İbn-i Abdurabbih; el-Kafi, c. 5, s. 4, Kuleyni; Deaim’ul İslam, c. 1, s. 455, Kadı Numan; el-İhticac, s. 251, Tabersi; et-Tehzib, c. 6, s. 123, Şeyh Tusi.

الرجوع الى أعلى الصفحة اذهب الى الأسفل
https://duahadith.forumarabia.com
 
Hutbe Numarasi 26 27
الرجوع الى أعلى الصفحة 
صفحة 1 من اصل 1
 مواضيع مماثلة
-
» -5.Hutbe Numarasi 4
»  Hutbe Numarasi 11 12 13 14 15
»  Hutbe Numarasi 6 7 8 9 10
» Hutbe Numarasi 16 17
» Hutbe Numarasi 18 19 20

صلاحيات هذا المنتدى:لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
اهل البيت :: الفئة الأولى :: Hadis, Ayet ve İslami اللغة التركية :: كتابة :: Nehc’ul Belağa-
انتقل الى: