اهل البيت
هل تريد التفاعل مع هذه المساهمة؟ كل ما عليك هو إنشاء حساب جديد ببضع خطوات أو تسجيل الدخول للمتابعة.

اهل البيت

اسلامي احاديث خطب ادعية
 
الرئيسيةأحدث الصورالتسجيلدخول

 

 Sahîfe-i Seccâdiye-37

اذهب الى الأسفل 
كاتب الموضوعرسالة
Admin
Admin
Admin


المساهمات : 672
تاريخ التسجيل : 21/04/2016

Sahîfe-i Seccâdiye-37 Empty
مُساهمةموضوع: Sahîfe-i Seccâdiye-37   Sahîfe-i Seccâdiye-37 Emptyالأحد أبريل 24, 2016 11:12 am

اذا اعترف بالتقصير عن تادية الشكر

بسم الله الرحمن الرحيم

اللهم إن احدا لا يبلغ من شكرك غاية إلا حصل عليه من إحسانك ما يلزمه شكرا .و لا يبلغ مبلغا من طاعتك و إن اجتهد إلا كان مقصرا دون استحقاقك بفضلك .فاشكر عبادك عاجز عن شكرك ، و اعبدهم مقصر عن طاعتك .لا يجب لاحد أن تغفر له باستحقاقه ، و لا أن ترضي عنه باستيجابه .فمن غفرت له فبطولك ، و من رضيت عنه فبفضلك .تشكر يسير ما شكرته ، و تثيب علي قليل ما تطاع فيه حتي كأن شكر عبادك الذي اوجبت عليه ثوابهم و اعظمت عنه جزاءهم امر ملكوا استطاعة الامتناع منه دونك فكافيتهم ، أو لم يكن سببه بيدك فجازيتهم !بل ملكت - يا الهي - امرهم قبل أن يملكوا عبادتك ، و اعددت ثوابهم قبل أن يفيضوا في طاعتك ، و ذلك أن سنتك الافضال ، و عادتك الاحسان ، و سبيلك العفو .فكل البرية معترفة بأنك غير ظالم لمن عاقبت ، و شاهدة بأنك متفضل علي من عافيت ، و كل مقر علي نفسه بالتقصير عما استوجبت .فلو لا أن الشيطان يختدعهم عن طاعتك ما عصاك عاص ، و لولا أنه صور لهم الباطل في مثال الحق ما ضل عن طريقك ضال .فسبحانك ! ما ابين كرمك في معاملة من اطاعك أو عصاك : تشكر للمطيع ما أنت توليته له ، و تملي للعاصي فيما تملك معاجلته فيه .اعطيت كلا منهما ما لم يجب له ، و تفضلت علي كل منهما بما يقصر عمله عنه .و لو كافأت المطيع علي ما أنت توليته لاوشك أن يفقد ثوابك ، و أن تزول عنه نعمتك ، و لكنك بكرمك جازيته علي المدة القصيرة الفانية بالمدة الطويلة الخالدة ، و علي الغاية القريبة الزائلة بالغاية المديدة الباقية .ثم لم تسمه القصاص فيما اكل من رزقك الذي يقوي به علي طاعتك ، و لم تحمله علي المناقشات في الالات التي تسبب باستعمالها الي مغفرتك ، و لو فعلت ذلك به لذهب بجميع ما كدح له و جملة ما سعي فيه جزاء للصغري من اياديك و مننك ، و لبقي رهينا بين يديك بسائر نعمك ، فمتي كان يستحق شيئا من ثوبك ؟ لا ! متي ؟!هذا - يا الهي - حال من اطاعك ، و سبيل من تعبد لك ، فاما العاصي امرك و المواقع نهيك فلم تعاجله بنقمتك لكي يستبدل بحاله في معصيتك حال الانابة الي طاعتك ، و لقد كان يستحق في اول ما هم بعصيانك كل ما اعددت لجميع خلقك من عقوبتك .فجميع ما اخرت عنه من العذاب و ابطات به عليه من سطوات النقمة و العقاب ترك من حقك ، و رضي بدون واجبك .فمن اكرم - يا الهي - منك ، و من اشفي ممن هلك عليك ؟ لا ! من ؟ فتبارك أن توصف إلا بالاحسان ، و كرمت أن يخاف منك إلا العدل ، لا يخشي جورك علي من عصاك ، و لا يخاف اغفالك ثواب من ارضاك ، فصل علي محمد و آله ، وهب لي املي ، و زدني من هداك ما اصل به الي التوفيق في عملي ، إنك منان كريم .

37 Allah'ın Şükrünü Yerine Getirmekten Âciz Olduğunu İtiraf Ettiğinde Okuduğu Dua Allah'ım! Hiçbir kimse şükrünün bir aşamasının sonuna ulaşmaz ki, yeni bir şükrü gerektirecek bir ihsanını elde etmiş olmasın. Yine, ne kadar çaba sarf ederse etsin, hiçbir kimse sana itaatte bir merhaleye ulaşmaz ki, lütuf ve ihsanın sebebiyle hak ettiğin gibi sana itaat etmiş olsun. Şu hâlde, en çok şükreden kulun bile, şükründen âciz; en çok ibadet eden kulun dahi, itaatinde yetersizdir. Kimseyi, hak ettiği için bağışlaman ve kimseden, lâyık olduğu için hoşnut olman gerekmez. Bağışladığını lütfunla bağışlamış, hoşnut olduğundan fazlınla hoşnut olmuş olursun. Kabul ettiğin az şükrü şükranla karşılar, itaatin azını ödüllendirirsin. Öyle ki, sanki kulların, sensiz, şükürden kaçınma gücüne sahiptirler de veya şükretmelerinin sebebi senin elinde değilmiş de onun için, şükürlerinden dolayı onları ödüllendiriyor, büyük karşılıklar veriyorsun. Hayır Tanrım! Onlar, sana ibadet etmeye kadir olmadan önce, sen onların işlerinin malikiydin. Onlar sana itaate yönelmeden önce, sen ödüllerini hazırlamıştın. Çünkü senin sünnetin (geleneğin) lütufta bulunmak, âdetin iyilik yapmak ve yolun affetmektir. Bütün yaratıklar, cezalandırdığın kimseye zulmetmediğine tanıktır; kötülüklerden kurtardığın kimseye lütfetmiş olduğuna şahittir. Hepsi de, senin için gerekeni yapamadığını ikrar eder. Bu yüzden, eğer Şeytan onları aldatarak sana itaatten çıkarmasaydı, kimse sana karşı gelmezdi ve eğer Şeytan, batılı hak görünümünde onlara sunmasaydı, kimse senin yolundan sapmazdı. Her eksiklikten münezzehsin sen! Sana itaat edene de, karşı gelene de ne kadar cömertçe davranıyorsun! İtaat edeni, ondan taraf kendin üstlendiğin bir iş için ödüllendiriyorsun! Karşı gelene de, hemen cezalandırabileceğin hâlde mühlet veriyorsun! Her ikisine de hak etmediğini vermiş, ameliyle kazanamayacağını lütfetmişsin. Şayet itaat edene, sadece tarafından üstlendiğin amelin karşılığını vermek isteseydin, neredeyse hiçbir mükâfat alamaz, nimetini kaybederdi. Fakat sen kereminle, geçici kısa süreye, kalıcı uzun süreyle ve zevali yakın olan sona, bekası sürekli olan sonla karşılık verdin. Ayrıca, kendisine sana itaat etme gücünü veren rızkını yediği için, sevabından bir şey eksiltmeye kalkmadın; mağfiretini elde etmek için senin verdiğin araçları kullandığı için bir şey ödeme zorunda bırakmadın onu. Şayet böyle yapacak olsaydın, bütün zahmetleri, tüm çabaları, nimetlerinin en küçüğü karşısında sıfırlanır, diğer nimetlerine karşılık rehin alınması gerekirdi. Şu hâlde, sevabından en ufak bir şeyi bile nasıl hak edebilirdi ki?! Hayır, nasıl?! Tanrım! Sana itaat edip kulluk yolunu tutanın durumu bu. Emrine karşı gelip yasağını işleyene gelince; karşı gelme hâlini, itaate yönelme hâline dönüştürsün diye hemen cezalandırmadın onu. Oysa o, sana karşı gelmeye yeltendiği ilk anda bütün yaratıklarına hazırladığın cezanın tümünü hak etmişti. Şu hâlde, hak ettiği cezayı vermeyip azabını geciktirmen, senden taraf bir hakkından vazgeçiş, hak ettiğinden aza razı oluştur. O hâlde ey Tanrım! Senden daha kerim olan kim var?! Ve bu keremine rağmen helâk olandan daha bedbaht biri bulunur mu?! Hayır, bulunur mu?! Şu hâlde sen, ihsandan başkasıyla nitelendirilmekten çok daha kutlusun; adaletinin dışında bir şeyinden korkulmaktan çok daha kerimsin! Emrine karşı gelene cevretmenden korkulmaz. Seni hoşnut edenin mükâfatını vereceğinden endişe edilmez. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve arzu ettiğimi bana ver; işlerimde başarılı olabilmem için hakkımda hidayetini artır. Hiç kuşkusuz, sen çok ihsan eden kerem sahibisin.
الرجوع الى أعلى الصفحة اذهب الى الأسفل
https://duahadith.forumarabia.com
 
Sahîfe-i Seccâdiye-37
الرجوع الى أعلى الصفحة 
صفحة 1 من اصل 1
 مواضيع مماثلة
-
»  13- Sahîfe-i Seccâdiye
» Sahîfe-i Seccâdiye-29
» Sahîfe-i Seccâdiye-46
» 14- Sahîfe-i Seccâdiye
» Sahîfe-i Seccâdiye-30

صلاحيات هذا المنتدى:لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
اهل البيت :: الفئة الأولى :: Hadis, Ayet ve İslami اللغة التركية :: كتابة :: Sahîfe-i Seccâdiye-
انتقل الى: