بسم الله الرحمن الرحيم
وَاكْتُبْ لَنَا فى هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاٰخِرَةِ اِنَّا هُدْنَا اِلَيْكَ قَالَ عَذَابى اُصيبُ بِه مَنْ اَشَاءُ وَرَحْمَتى وَسِعَتْ كُلَّ شَیْءٍ فَسَاَكْتُبُهَا لِلَّذينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَالَّذينَ هُمْ بِاٰيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik." Allah, şöyle dedi: "Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım Araf 156
وَإِذَا جَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ "Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selâm size! Rabbiniz, sizden her kim bilmeyerek fenalık yapar da arkasından tövbe eder ve nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, bağışlayan ve merhamet edendir" (En'am, 6/54
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ "Ey Habibim Muhammed! Biz seni, alemlere rahmet olasın diye gönderdik” (Enbiya, 21/107
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ "(Musa) dedi ki: "Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." (A'raf, 7/151) إِنَّهُ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ "Çünkü Kullarımdan: "Ey Rabbimiz, iman ettik; bizi bağışla, bize acı; Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" diyenler vardı." (Mü'min, 23/109).
أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ جَعَلَ اللَّهُ الرَّحْمَةَ مِائَةَ جُزْءٍ فَأَمْسَكَ عِنْدَهُ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ وَأَنْزَلَ فِي الْأَرْضِ جُزْءًا وَاحِدًا فَمِنْ ذَلِكَ الْجُزْءِ تَتَرَاحَمُ الْخَلَائِقُ حَتَّى تَرْفَعَ الدَّابَّةُ حَافِرَهَا عَنْ وَلَدِهَا خَشْيَةَ أَنْ تُصِيبَهُ "Allah merhametini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakınır" (Buhari, Edeb, 19, Müslim, Tevbe, 17/4942)
عَنْ سَلْمَانَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ اللَّهَ خَلَقَ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ مِائَةَ رَحْمَةٍ كُلُّ رَحْمَةٍ طِبَاقَ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ فَجَعَلَ مِنْهَا فِي الْأَرْضِ رَحْمَةً فَبِهَا تَعْطِفُ الْوَالِدَةُ عَلَى وَلَدِهَا وَالْوَحْشُ وَالطَّيْرُ بَعْضُهَا عَلَى بَعْضٍ فَإِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ أَكْمَلَهَا بِهَذِهِ الرَّحْمَةِ (1985)-Yine Müslim'de gelen bir diğer rivâyette [Resulullah (a,s)]: "Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır
عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَنَّهُ قَالَ قَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِسَبْيٍ فَإِذَا امْرَأَةٌ مِنْ السَّبْيِ تَبْتَغِي إِذَا وَجَدَتْ صَبِيًّا فِي السَّبْيِ أَخَذَتْهُ فَأَلْصَقَتْهُ بِبَطْنِهَا وَأَرْضَعَتْهُ فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَتَرَوْنَ هَذِهِ الْمَرْأَةَ طَارِحَةً وَلَدَهَا فِي النَّارِ قُلْنَا لَا وَاللَّهِ وَهِيَ تَقْدِرُ عَلَى أَنْ لَا تَطْرَحَهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَلَّهُ أَرْحَمُ بِعِبَادِهِ مِنْ هَذِهِ بِوَلَدِهَا Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle anlatır: "Allah Resulü'nün huzuruna bir takım esirler gelmişti. Bunların içinde bir kadın vardı ki çocuğunu aramakta idi. Kadın esirler arasında çocuğu bulunca hemen onu aldı bağrına bastı ve emzirmeye koyuldu. Allah Resulü (a.s.) bize: "Şu kadının, kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?" dedi. Biz de: Hayır vallahi. Atmamak elinden geldiği sürece atmaz, dedik. Bunun üzerine Allah Resulü: "İşte muhakkak ki yüce Allah, kullarına bu kadının çocuğuna acımasından daha merhametlidir" buyurdu. (Müslim, Tövbe, 4947)
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ "Ey mü'minler! And olsun ki, içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir" (Tevbe, 9/128) Merhamet mü'minlerin de temel özelliklerindendir. Bu nedenle Kur'an mü'minlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını belirtir (Fetih, 48/29)
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ "Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız." (Al-i İmran, 3/132
وَلاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ بَعْدَ إِصْلاَحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا إِنَّ رَحْمَتَ اللّهِ قَرِيبٌ مِّنَ الْمُحْسِنِينَ "Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve
(rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır."
رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ "(Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."
قَالَ لَمَّا خَلَقَ اللَّهُ الْخَلْقَ كَتَبَ فِي كِتَابِهِ فَهُوَ عِنْدَهُ فَوْقَ الْعَرْشِ إِنَّ رَحْمَتِي تَغْلِبُ غَضَبِي Ebu Hüreyre'nin (r.a.) ifade ettiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah mahlûkatı yarattığı zaman kendi nezdinde Arş'ın üzerinde bulunan kitabına: "Muhakkak benim rahmetim gazabıma üstün gelir" yazmıştır. (Müslim, Tevbe, 4939)
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ لَا يَرْحَمْ النَّاسَ لَا يَرْحَمْهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "İnsanlara merhamet etmeyen kimseye de Allah merhamet etmez" (Müslim, Fezail,
أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ امْرَأَةً بَغِيًّا رَأَتْ كَلْبًا فِي يَوْمٍ حَارٍّ يُطِيفُ بِبِئْرٍ قَدْ أَدْلَعَ لِسَانَهُ مِنْ الْعَطَشِ فَنَزَعَتْ لَهُ بِمُوقِهَا فَغُفِرَ لَهَا Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre: "Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Fahişe bir kadın, sıcak bir günde bir kuyunun etrafında dolaşmakta olan bir köpek görmüştü. Köpek susuzluğun şiddetinden dolayı dilini çıkarmış vaziyette idi. Bu fahişe kadın hemen mesti ile kuyudan su çıkarıp köpeği suladı. İşte bu sebeple kadın mağfiret olundu."
قدم ناس من الاعراب الى رسول الله ص فقال اتقبلون صبيانكم فقالوا نعم ولكنا والله ما نقبل فقال رسول الله او املك ان كان الله نزع منكم الرحمة
Çölde yaşayan Araplardan bazıları Resulullah’ın (s.a.s.) yanına geldiler; (Onun çocukları öpüp sevdiğini görünce):
-Siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? dediler. Hz. Peygamber (s.a.s.):
-Evet cevabını verince onlar:
-Ama biz vallahi çocukları öpmeyiz dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s.):
-Allah sizin kalbinizden merhameti söktüyse ben ne yapabilirim, buyurdu. (Müslim, Fedâil, 64)
اتى النبي ص رجل ومعه صبي فجعل يضمه اليه فقال النبي اترحمه قال نعم
قال فالله ارحم بك منك به وهو ارحم الرحمين
Bir adam yanındaki çocukla Hz. Peygamber (s.a.s.)’e geldi. Adam çocuğu bağrına basıyordu. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Ona karşı merhametlisin değil mi?” diye sorunca adam: “Evet” dedi. Bunun üzerine O (s.a.s.): “Allah O’na karşı senden daha merhametlidir. O, merhametlilerin en merhametlisidir” buyurdu. (Buhârî, Edebü’l-Müfred,
اني لم ابعث لعانا وانما بعثت رحمة
Ben lanetçi olarak gönderilmedim. Ben ancak rahmet olarak gönderildim. (Müslim, Birr, 87)
من كان له ثلاث بنات يرويهن ويكفيهن ويرحمهن فقد وجبت له الجنة
Kimin üç kızı olur da onları barındırır, ihtiyaçlarını karşılar, onlara merhametle davranırsa, cenneti hak eder. (Buhari, Edebul-Müfred,41)
http://slideplayer.biz.tr/slide/10678792/