بسم الله الرحمن الرحيم
لَا يَرُدُّ الْقَضَاءَ إِلَّا الدُّعَاءَ وَلَا يَزِيدُ فِى الْعُمْرِ إلَّا الْبِرَّ
Kaza (ve kaderi) ancak dua değiştirir. Ömrü ise ancak iyilik artırır
وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادى عَنّى فَاِنّى قَريبٌ اُجيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجيبُوا لى وَلْيُؤْمِنُوا بى لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ “
Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (Bakara, 2/186)
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkan, 25/77)
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونى اَسْتَجِبْ لَكُمْ اِنَّ الَّذينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتى سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرينَ
“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir” (Mü’min, 40/60).
اَلدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ “
Dua ibadetin (Özü) ta kendisidir.” (Tirmizî, De’avât, 2; bk. İbn Mâce, Dua, 1; Ebû Davut, Salât, 358)
اَلدُّعَاءُ مِفْتَاحُ الرَّحْمَةِ
“Dua, rahmet (kapılarını açan) bir anahtardır.”
اَفْضَلُ الْعِبَادَةِ هُوَ الدُّعَاءُ
“En faziletli ibadet, duadır” (Hâkim, De’avât, I, 491)
لَيْسَ شَيْءٌ أَكْرَمَ عَلٰى اللّٰهِ مِنَ الدُّعَاءِ
“Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur
فَعَلَيْكُمْ عِبَادَ اللّٰهِ بِالدُّعَاءِ
“Ey Allah kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.”
لَا تَعْجِزُوا فِي الدُّعَاءِ فَاِنَّهُ لَايُهْلَكُ مَعَ الدُّعَاءِ اَحَدٌ
“Dua etmekte aciz olmayın, çünkü dua eden hiçbir
insan helâk olmaz.”
اَلدُّعَاءُ سِلاَحُ الْمُؤْمِنِ وَ عِمَادُ الدِّينِ وَ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالْاَرْضِ
“Dua, mü’minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.”
الدُّعاءُ مُخُّ العِبادةِ ”
“Dua ibadetin özüdür”
يَنْزِلُ رَبُّنَا تَبَارَكَ وَتَعَالَى كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ الآخِرُ يَقُولُ مَنْ يَدْعُونِي فَأَسْتَجِيبَ لَهُ مَنْ يَسْأَلُنِي فَأُعْطِيَهُ مَنْ يَسْتَغْفِرُنِي فَأَغْفِرَ لَهُ
" EBÛ HÜREYRE (R.A): "RESULULLAH (S.A.V) BUYURDULAR Kİ: "HER GECE, RABBİMİZ GECENİN SON ÜÇTE BİRİ GİRİNCE, DÜNYA SEMASINA İNER VE; "KİM BANA DUA EDİYORSA ONA İCABET EDEYİM. KİM BENDEN BİR ŞEY İSTEMİŞSE ONU VEREYİM, KİM BANA İSTİĞFARDA BULUNURSA ONA MAĞFİRETTE BULUNAYIM" DER.”
خمْسُ لَيَالٍ لا تَرِدُ فِيهِنَّ الدَّعْوَةُ : أَوَّلُ لَيْلَةٍ مِنْ رَجَبَ، وَلَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ، وَلَيْلَةِ اْلجُمْعَةِ، وَلَيْلَةِ الْفِطْرِ، وَلَيْلَةِ النَّحْرِ
"Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi Kurban Bayramı geceleridir. (Beyhaki, Sünen, Şuabül-İman)
أقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فأكْثِرُوا الدُّعَاءَ
“KULUN RABBINE EN YAKIN OLDUĞU AN, SECDEDE BULUNDUĞU ANDIR. O HALDE SECDE HALINDE BOLCA DUA EDINIZ”
وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا إِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَرِيبٌ مِنَ الْمُحْسِنِين
“KORKARAK VE UMARAK O’NA DUA EDIN. MUHAKKAK KI ALLÂH’IN RAHMETİ, İŞLERİNİ EN GÜZEL BİÇİMDE YAPANLARA YAKINDIR.” (A’râf, 7/56
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin enmerhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83; bk. Sâd, 38/41)
اَمَّنْ يُجيبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْاَرْضِ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ قَليلًا مَا تَذَكَّرُونَ
“Yahut dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü (onun üzerinden) kaldırıyor ve sizi (eskilerin yerine) yeryüzünün sahipleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Ne de az düşünüyorsunuz?” (Neml, 27/62)
ﻻيَزَالُ يُسْتَجَابُ لِلْعَبْدِ مَالَمْ يَدْعُ بِإثْمٍ، أوْ قَطِيعَةِ رَحِمٍ
“Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam eder” (Müslim, Zikr, 25. III, 2096.)
الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أشْعَثَ أغْبَرَ، يَمُدُّ يَدَيْهِ الى السّمَاءِ: يَا رَبِّ، يَا رَبِّ، وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ، وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ، وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ، وغَذِيَ بِالْحَرَامِ فأنّى يُسْتَجَابَ لذلِكَ
“Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, Ya Rabbi Ya Rabbi diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?
لِيَسْألْ أحَدُكُمْ رَبَّهُ حَاجَتَهُ كُلَّهَا حَتَّى يَسْألَ شِسْعَ نَعْلِهِ إذَا انْقَطَعَ
. “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin”
وَ اِنَّ لِكُلِّ مُسْلِمٍ دَعْوَةً يَدْعُو بِهَا فَيُسْتَجَابُ لَهُ
“Her müslümanın kabul olan bir duası vardır.” (Heysemî,Ed’ıye, 10, No: 17215
" إِنَّ اللَّهَ حَيِيٌّ كَرِيمٌ يَسْتَحِي إِذَا رَفَعَ الرَّجُلُ إِلَيْهِ يَدَيْهِ أَنْ يَرُدَّهُمَا صِفْرًا خَائِبَتَيْنِ ”
"Rabbınız; kulları ellerini kaldırıp kendisinden bir şey istedikleri zaman onları boş çevirmekten haya eder.” (Tirmizi, Daavat, 121
ثَلَاثُ دَعَوَاتٍ مُسْتَجَابَاتٌﻻ شَكَّ في إجَابَتِهِنَّ : دَعْوَةُ المَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ المُسَافِرِ، وَدَعْوَةُ الْوَالِد عَلى وَلَدِهِ
. “Hiç şek ve şüphe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabul edilir: Misafirin duası ve zulme uğramış (Mazlum) kimsenin duası ve Anne- babanın çocuklarına yaptığı dua,.
ثَلَاثَةٌ لَا تُرَدُّ دَعْوَتُهُمْ اَلصَّائِمُ حَتَّى يُفْطِرَ وَالْإِمَامُ الْعَادِلُ وَدَعْوَةُ الْمَظْلُومِ يَرْفَعُهَا الٰهّلُ فَوْقَ الْغَمَامِ وَيَفْتَحُ لَهَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ وَيَقُولُ الرَّبُّ وَعِزَّتِي لَأَنْصُرَنَّكَ وَلَوْ بَعْدَ حِينٍ “
Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası. Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua için sema kapılarını açar ve ‘İzzetime yemin ederim ki belli bir süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim’ buyurur.”
دَعْوةُ المرءِ المُسْلِمِ لأَخيهِ بِظَهْرِ الغَيْبِ مُسْتَجَابةٌ ، عِنْد رأْسِهِ ملَكٌ مُوكَّلٌ كلَّمَا دعا لأَخِيهِ بخيرٍ قَال المَلَكُ المُوكَّلُ بِهِ : آمِينَ ، ولَكَ بمِثْلٍ
“Bir müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder
إِنَّ أَسْرَعَ الدُّعَاءِ إِجَابَةً دَعْوَةُ غَائِبٍ لِغَائِبٍ
“Hiç şüphesiz en süratli kabul edilen dua, bir mü’minin bir mü’mine gıyabında yaptığı duadır.”
، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ادْعُوا اللَّهَ وَأَنْتُمْ مُوقِنُونَ بِالإِجَابَةِ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَجِيبُ دُعَاءً مِنْ قَلْبٍ غَافِلٍ لاَهٍ
"Dua ettiğiniz zaman kabul olunacağına inanarak duâ edin. Bilmiş olunuz ki, gafletle yapılan duaları Allah kabul etmez.
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْهُدٰى وَالتُّقٰى وَالْعَفَافَ وَالْغِنٰى
“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.”
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَدُعَاءٍ لاَ يُسْمَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ وَمِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَؤُلاَءِ الأَرْبَعِ
Abdullah ibn-i Amir (R.a)Peygamber (sav)şöyle dua ettiğini sölemiştir: "Allah'ım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olmayacak duadan sana sığınırım.
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحُزْنِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ قَالَ فَفَعَلْتُ ذٰلِكَ فَأَذْهَبَ الٰهّلُ هَمِّي وَقَضَى عَنِّي دَيْنِي “
Allah’ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım, acizlikten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından Sana sığınırım.” Sahabî; “Hz. Peygamberin öğrettiği duayı okudum; Allah da üzüntümü ve borçlarımı giderdi’’ demiştir. (Ebû Davud, Salat, 367)
لا تَدعُوا عَلى أَنْفُسِكُم ، وَلا تدْعُوا عَلى أَولادِكُم ، ولا تَدْعُوا على أَمْوَالِكُم ، لا تُوافِقُوا مِنَ اللَّهِ ساعة يُسأَلُ فِيهَا عَطاءً ، فيَسْتَجيبَ لَكُم
“Kendinize beddua etmeyiniz; çocuklarınıza beddua etmeyiniz; mallarınıza da beddua etmeyiniz. Dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir.”
http://slideplayer.biz.tr/slide/2757963/